Üç kiși oturuyor. Ortalık oldukça loș.
Hatta, bir dıșarı mekanı. Hafif bir rüzgar var. Aysız bir gece. Ağaçlara
asılmıș düșük mumlu bir iki lanternden geliyor ıșık. Bir yaz bahçesi. Üç
kișiden biri, sadece izliyor. Dolayısıyla görmüyoruz onu, o bizi görüyor ama.
O, benim. Diğer iki kișiden biri Erdal dayıma benziyor; heybetli. Bahçede bodur
ağaçlar var, bol yapraklı. Sanırım meyva ağaçları. Elma gibi, șeftali gibi bir șey.
Rüzgar dördüncü bir kișilik gibi dolașıyor yaprakların ve vücudların arasında.
Heybetli adamın sol tarafında oturanın babam olduğunu düșünüyorum, ama olamaz
gibi geliyor sonradan. Yine bu resmin içine girmeden, ama varlığını bir șekilde
hissettirerek annem beliriyor aramızda. ‘Ona da söylediniz mi?’ diyor kafasıyla
babama benzeyen adamı ișaret ederek. Ben hayır demek isteyip konușamazken,
babama benzeyen adam, kafa sallıyor. ‘Biliyorduk zaten, söylenecek ne var’ gibi
bir șey soruyor, ama yarn çok kalın ve ortalık çok sakin. Sessizliğin
gürültüsünden olacak, ne dediğini tam duyamıyorum.
Bu bahçeye ulașmadan önce hızlıca
yașanan bir dizi olay oldu. Hatırlaması çok zor șeyler. Filmlerde zaman akıșını
uzak bir yerlere çabucak gidiși ima etmek için yapılan o yavaș döngü olayı
gibi. Her șey olması gerektiğinden o kadar hızlı ki ne insanları ne de eșyayı
görebiliyorum. Tek bilebildiğim; hızla geçen zamanla o süreçte yașanan ve beni
ilgilendiren șeyler olduğu. Aslında nasılından ziyade sonucunun önemli olduğu
durumlardaki gibi, ayrıntının pek önemi yok. Yine de, ancak rüyalarda sahip
olunabilen o bilgelikle neler olduğunu biliyorum. Olanlar arasında hastane
odalarında geçen bir dolu zaman var. Endișe yüklü sesler, verilecek olan hükümün
ağırlığıyla asılmıș yüzler, hasta bir adam, vs…
Meğer babam ölmüș ve
bunun haberini yine babama benzeyen o adamdan alıyorum. Rüyanın bașından beri
hissettiğim șeyin gerçek olduğunu öğrendiğimde, yıkılıyorum. Nasıl bir acı,
anlatamam. Sanki babam gerçekten ölmüș. Bir rüyada olduğumu bile unuttum. Ağlayamama
hali bile öyle gerçek ki. Hani, tutulur kalırsın. Koparsın gerçeklikten. Herkes
bir Alice, her șey bir delik olur da hangisine atlasam olmuștur tek derdin. Bir
sürü ayrıntı çarpar gözüne gerekli gereksiz. Her șey dikkatini ve ilgini çeker
de bir tek ‘o’ konuyu getirmezsin aklına. Getiremezsin, çünkü olmamıștır öyle
bir șey. İnanamama evresindeyim daha. Nasıl olur diye tekrarlayıp duruyorum kendi
kendime. Hem rüyada hem de dıșında olma durumunu yașıyorum bir an. Ne olur rüya
olsun diye yalvardığımı hatırlıyorum. Acının dayanılamaz kadar çoğalmaya
durduğu yerde uyanıyorum.Ohhh!.. Rüyaymıș. Babama sesleniyorum, duymuyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder