Sayfalar

16 Eylül 2014 Salı

Ucak'da

Hep izleniyormus gibi hissetmek cok zor. Hic kendisi olamiyor insan, kendi kendisiyleyken bile. Neyse, ucakta ilk defa tam ortalardan bir yer dustu bana. Yilda en az 3 kere okayanus otesi ucarim, ilk defa boyle boktan bir yere dustum. Disarida gok gurluyor, her simsek caktiginda ucak bir daska sallaniyor sanki ve tam da bu yuzden yanimda deminden beri beni izleyen Adama bir aciklama yapmak geregi duyuyorum.

"Kaybedecek o kadar cok seyim var ki, cok korkuyorum." 

Adam son bes dakika icinde ictigim altinci kadeh viskiye bakip daha akli basinda bir aciklama beklememeliydi tabii, yine de

"Hepimiz korkuyoruz ama...." Gibi salakca bir yorum yapinca

"O zaman sen niye icmiyorsun?" Diye soruverdim. 

Onun ne kabahati var halbuki, sorun bende. Benim, kaldiramayan en ufak bir riski bile. O halde, niye ucaga biniyorsun degil mi, salak. Dusmesi var bunun, dusemeden durmadan dusecekmis gibi bi asagi bi yukari sallanmasi var, di mi? En kotusu de bu ikincisi, neredeyse dusse daha mi iyi acaba diye dusundurur insani amina koyiim. Simdi oyle dusunmuyorum ama, kafam iyi, ondan. Tek derdim, viskiye bi cila atsam mi degil, cilayi birayla mi yoksa sarapla mi atsam. Bu okyanus ustu yolculuk baska turlu bitmez, ama boyle de bitecege hic benzemiyor, ne yapsak acaba, yanimdaki garibana donup biraz onunla takilayim diyorum. Sarhosuz ya, ne desem ok (okay), ne sovsem, sevgi sozcugu nasil olsa...
Ah, o sirada yanimizdan o guzelim hostes geciyor, sansa bak,  kendisine yonelecek kerizce zeki baska bir sorunun umudiyle daha onceki soruyu unutmaya cok gonullu komsum biraz bekleyecek. Ayagima kadar gelmis yedinci bardak viskimi geri ceviremem. Adama, isaret parmagimin yarisini bas parmagimin hasmetiyle kesmek suretiyle tarif ettigim kisa sureyi beyan ettikten sonra guzel hostesin sakalli cenesini niye gerdigini akil erdiremedigim o meshum soruyu yoneltiyorum.

"Can I have another whisky pls.?"

Caresiz, uzatiyor alev alev yanan bardagi, korkudan buz tutmus parmaklarimin arasina. Ne saadet! Simdi donebilirim pek sevgili komsumundan isitecegim, bu hayati icmeden de yasayabilecegime dair vaizi dinlemeye. Lakin dinlemek baska sey, uygulamak baska. Pederler bunu anladiklari ve kabul ettikleri zaman, kilieseler dunyaya hakim olacak zaten.

"Baska sorum yok." Diyorum, inatci. 

"Bana bunu cevapla yeter." zira, onun sebepsizliginde kendi sebebimi yok etmek istiyorum.

"Bilmem." Diyor.

Duramiyorum. 

"Ickiden geleceginden korkarak buyudugun seyin, ucma ve ucarken yok olma korkundan daha buyuk oldugu icin olabilir mi acaba?